Çarşamba, Haziran 17

Nurcu Üçüncü Şahıslara Söz Hakkı

...

Sevgili Hasanrua ile "Gülen Hareketi Mensuplarının Demokratlığı" üzerine nurtopu gibi bir fikir teatimiz oldu.

"Kedine Demokratlık" geyiğinde pek bi ilkeli ahkam kestiğimden, -esasen bu blogu izleyen nurcu abla / ağabey var mı yok mu bakmak/ortaya çıkarmak amacıyla- konu hakkında izi sürülebilecek görüşleri bağımsız bir yazı olarak toparlamak suretiyle burada afişe edip, aklımca, bu kesimden mevzuyla alakalı söz söylemek isteyen okuyucu varsa, işlerini kolaylaştırmak istedim.

Efenim önce bu blogda, "Münferit Militarizm" başlıklı yazımı okuyunuz. (Önbilgi olarak "Multiple Orgazm" yazıma da göz atılabilir.)

Sonra Hasanrua'nın "Şark İçin Yeterli" başlıklı yazısını okuyunuz.

Daha sonra Hasan'ın Münferit Militarizm başlıklı yazıma yaptığı yorumu okuyunuz.

Ve nihayet, benim yorumum.

Sözü olan varsa, bu yazıya yorumlasın babalar.

...

Not: Evet sayın dikkatli okuyucu, bağlantı vermeyi keşfettim, bu yazıyı da sırf onun içi yazdım. İğrencim, evet.

2 yorum:

gönül d. dedi ki...

Serkan Bey, 'ihlaslı okuyucular'ın sabrını deniyorsunuz sanırım? Bir yazıda bir alay link .. :)

Bugünlerde, Nurcu üçüncü şahıslardan ses geleceğini sanmıyorum. Onlar Başbuğ'u 'hizmet' saflarına katmak üzereler. 'Alttan almak' tabirine de tarihte görülmemiş bir boyut katacaklar bu gidişle. 'Başbuğ'u kim yanlış bilgilendiriyor' mealli yazı ve haberler ne ola ki diye baktım dün.
Aaa!! Adam meğer 'hizmet'ten neredeyse?! Dört-beş satır yorum yazdım, onu bile yayınlama cesaretleri olmadı. Ve bunca alttan almalara rağmen hedef tahtasına oturtulmaktan da kurtulamadılar.


Yirmi senedir bakıyorum hal i pür melaline bu vatandaşların, anlamış değilim. 'Hiç mi haysiyet yok bunlarda' demişliğim çoktur. Zaman zaman, gazetelerini okumanın insanda aptallık yapacağını düşünmüşlüğüm de.

Fakat, yaşadığım bir alay vukuattan sonra, bardağın dolu tarafına bakarak ayakta kalmaya çalışan birisi olduğum için artık (işbu çekim yasasıyla alakası yoktur), işe yarar şeylere de imza attıklarını görüyorum bazen. Teferruatına girmiyorum bu işe yarar şeylerin şimdilik. Bu kendilerinden mi menkuldür, yoksa her kim yapsa olacak olan bu mudur, ondan da emin değilim.


HasanRua'nın sözünü ettiği komplo teorilerinden benim kafamda da epeyce var tabii. Gerçekleşirse hiç şaşırmayacağım. Önüm arkam sağım solum Nurcu. Böyle bir hal var. Ama, İran'dakine benzer bir durum yaşanır mı? Sanmıyorum. Çünkü izledikleri usul açısından, sosyal olarak aktifler ve her düşünceden insanla etkileşim halindeler. Onlar bunun farkında olsun ya da olmasınlar, farklı bakış açılarına ve anlayışlara insan gibi yaklaşılması gerektiğini öğreniyorlar ister istemez.
Öğrenmek zorundalar da. Yoksa 20-30 sene sonrasında, İran'da bugün yaşananlar neyse, onların da başına gelecek olan odur...

Shere Khan dedi ki...

Öncelikle, link vermeyi yeni keşfettim de, keyfini çıkarıyordum :)

Bazen benim de bunaldığım oluyor tipik Nurcu davranışlarından. Dindar kesimin Anadolu bilgeliğine, derinliğine hayranım. Ama bazen dediğiniz gibi, işin içine siyaset girince öehh dedirtiyorlar.

Dindar değiliz diye, imansız yerine koyup her fırsatta "irşat" vaazları vermeye kalkışanlar mı, mutedil olacam diye resmen ezik (mağdur?) davrananlar mı, "hocaefendi"yi fetiş edinenler mi (ki Said'in yılmazlığına, müdanaasızlığına hayranımdır), fena halde politically correct takılanlar mı, riyanın dibine vuranlar mı... Ama tabi, ağzı kokan müminlerden tiksinip tüm cami cemaatini yada "Ümmetime zahmet vermeyecek olsam günde beş vakit dişlerini temizlemelerini emrederdim!" diyen bir Peygamberi ve onun temiz dinini yargılayacak değilim. (Pek çok Anti-Muslim'in yaptığı budur.)

Militarizm mevzuuna gelince, Ekrem Dumanlı'nın geçende attığı takla beni de tiksindirdi. Danışıklı dövüş. Yok Denizkurdu tatbikatı haberlerini vermeyen ekibe fırça kayıyor da, yok ekip pek vatansever pek "iyi asker" de, ammavelakin pek bi gücenik de... Falan filan. Biz de yedik. Gazetenin yayınından haberi olmayan genel yayın yönetmeni, oldu canım.

Sanırım "büyük oynayınca" böyle pragmatizmler, politikalar, eyyamcılıklar, takiyyeler, saklanmalar, oynamalar vs. mübah sayılıyor.

Bu arada "işbu çekim yasasıyla alakası yoktur" cümlenize koptum:) Ben de sizin gibi dolu kısma bakıyorum. Hasanrua'yla benim paralel eleştirel görüşü farklı sertlikte ifade edişimizi gözlemlemişsinizdir. Nurcular da benim insanım, kardeşim. Annem "nurcularla takılmaya" başladı kelli, resmen dil öğrendi, fıkıh öğrendi. Dayım nurcularla flört ediyor, kafasında hala soru işaretleri. Babam direniyor. Bana henüz kimse bulaşmaya cesaret edemiyor, alnımda sanırım kızıl bir "A" harfi var, çArşı'daki A'dan.

"Onlar" da benim insanım, kardeşim demiştim. Hem de benim çelişkilerime, tutarsızlıklarıma, sarsıntılarıma, sancılarıma bedel, benden güzel insanlar; ne olursa olsun, yüzlerinde iman güzelliği olan insanlar. Yöneticilerinin attıkları taklalardan parendelerden bağımsız olarak.