Salı, Haziran 9

Çelişkiler Yumağı... Yada "İnsan"...

...

Dolmuş Fenerbahçe'den geçerken "lüksün beni boğduğunu" düşündüm, lüks semtlerden iğreniyorum.

Kalite düşkünlüğüm vardır hayatın her alanında, ve İstanbul Avrupa şehri olmalı.

Liberal düşünceye yakın bilirim kendimi.

Çocukken "işçiyi anlamak" için yazın ayakkabı atölyesinde çalıştım, "köylüyü anlamak" için yazları köyde kaldım.

Sermaye düşmanlığını kıskançlıktan, lümpenlikten, yağmacılıktan ayırmam, hazzetmem, ama, esnaf / tüccar tipi mal yığmaya yada köyden gelme şehirli hesabı maaştan gıdım gıdım biriktirme düşüncesine de ifrit olurum.

Paradan nefret ediyorum.

Para için çalışıyoruz.

Kariyer hedeflerim var, hırslı derler, aslında "karşı konulmaz bir başarı duygusu"ndan ibaret.

Kariyerin, title'ın canı cehenneme, her zaman ulvi / manevi şeylerin peşinde oldum, en azından hayal ettim.

Büyük şirketlere kızdım hep.

Hep büyük şirketlerde çalışmak istedim (çalıştım da).

Otomobil tutkum var, hayatımda hiç arabam olmadı.

Otomobil alacak parayı kitaplara yatırdım, ev eşyam bile yok.

Ailemsiz yapamam.

16 yaşımdan beri ailemden bağımsız, ayrı şehirlerde yaşadım.

Hep fakir oldum.

Hiç fakirlik çekmedim (çok şükür).

Burjuva öküzlüklerinden, sonradan görmelikten, conconluktan tiksinirim.

Köy kökenli küçük burjuvayım.

Halkı aşağılayan anlayışlara, söylemlere savaş açarım.

Halka çok kızarım bazen.

Çalışmayan adam, adam değildir, derim.

Tembel, ehlikeyif bir adamım.

Zehir gibi zeki, derlerdi.

Salağın tekiyim.

Hafızamı överler.

Dün akşam ne yedim, hatırlamıyorum.

İradem kuvvetlidir.

Hedonistim.

En asi bendim askerde, en anti-militarist bendim.

Taburun en iyi askeriydim, doğuştan asker gibi.

Bireyciyim.

Halkçıyım.

Hürriyet Gazetesi'nden tiksiniyorum.

10 yıldır her Pazar Hürriyet alırım.

"Devlet"ten hazzetmem.

Yine de, kafamıza kazınmış o "işgal senaryosu"nda, kafadan terörist / mücahit / vatan kurtaran aslan yazılacağımı da, adım gibi biliyorum.

Savaş karşıtıyım.

Şiddetin en küçüğüne, kabalığa bile tahammülüm olmuyor bazen.

Amator boks, kung-fu yaptım.

En nefret ettiğim şey, ikiyüzlülük.

Bazen inançsız buluyorum kendimi, bazen müslümanı geç, islamcı, nizam-ı alem ayaklarında.

Tipime baksanız Kurtlar Vadisi'nde oynatırsınız.

Ağlarım bazen, gözümden yaş gelir.

Vücut ve yapı, heavy weight.

Her kış hasta olurum, kolumdan kan alsalar, fenalaşırım.

Mitralyözle ateş edesim geliyor bazen zalimlere.

Silahlardan nefret ediyorum, yaşamdan yanayım, hümanistim.

Bir Osmanlı / İslam eseri gördüm mü ağlayasım geliyor (ne var ki İstanbul'da en sevdiğim yer, kozmopolit / Frenk Galata), lakin üçüncü çağ, küreselleşme, iletişim, bilgisayar vs. hep geleceği düşünürüm.

Kilise atmosferine hayranım (/ tarihi camilere bayılıyorum).

Siyasetten tiksiniyorum, siyasetin içinde bulurken hep kendimi.

Fevkalade politizeyim.

Hiçbir seçimde oy kullanmadım.

İnsanları seviyorum.

İnsanlardan nefret ediyorum.

Gururla tevazu arasında gidip gelirim.

En küçük terslikte kudurabilirim.

Camide ayakkabımı çaldılar, çorapla eve dönerken gülüyordum.

Sevdiğim kızlardan hep nefret ettim (öyle davrandım), hep çok sevdim onları (öyle söyledim).

En sert müziği severim.

En hafif müziği severim.

Fedakar ve dost canlısıyım.

Çok dost bıraktım arkamda.

Kaçıp gitmeli insanlardan deyip dururum.

İki dakika yalnız kalsam, biriyle konuşma ihtiyacı hissederim.

Utangacım.

Arsız denecek kadar girişkenim.

Kadınlara uyuz oluyorum.

Hayatımda en vazgeçilmez üç insan, annem, kızkardeşim, sevdiğim kadın.

Kıroluktan zerre hazzetmem.

Kıronun tekiyim.

Fena halde dünya vatandaşıyım (mantalite itibarı ile).

Muhafazakarın önde gideniyim, Türkiye'den başka yerde yaşayamam.

Devletinin de, vatanının da ...

Vatanperverim.

Gülmekten kopuyoruz hep, severler beni, üç büyük şehirde yatacak yerim var (sağolsunlar).

Asosyalim.

Telefonum çalsa, kim bu yaaa diye açarım, oflaya puflaya.

Üst üste beş kişiyi aradığım olur bazen.

Bazen kendimi ifade etmekte zorlanırım.

Bazen susturamazlar.

Şehir dokusunu, bir yerde doğup büyümüş olma, memleket, aidiyet hissini severim.

Takriben 3 yılda bir şehir değiştiriyorum, bir vesileyle. Skorum 8.

Hayat ne güzel.

Dünya ne fena.

Eskiden daha boktandı (tarihin muhteşem güzelliklerine bayılırım).

Küfürbazın, terbiyesizin, ahlaksızın tekiyim.

Hep efendiydim.

Korkarlar yürüyüşümden, bakışlarımdan.

Çocukluğum kavga, dövüş, erkeklik muhabbetiyle geçti.

Hayatımda bir kere ciddi kavga ettim, çok ağır dayak yedim.

Çok mutlu bir çocukluğum oldu.

Çok mutsuz bir çocuktum.

...

Kendimi anlamaya çalışmayı bırakalı, 25 yıl olmalı.

25 yaşındayım.

Shere Khan diye blog'um var.

...

2 yorum:

Ebru dedi ki...

İyi ki de var:) Devam devam blogda var olmaya. Yoksa meydan aynaya baka baka kendine aşık olmaktan sıkılıp bloguna baka baka baka aşkı yaşayanlara kalacak. Aşk dedimse iki kişilik olan değil kendinden başkasını görmeyenlerin aşkı.

Shere Khan dedi ki...

teşekkürler ebru hanım ;)