Salı, Ağustos 18

Valla Ben Yazmıyorum...

...

Bir aralar paso siyaset vardı.

Anti-militarist, vesayet / oligarşik bürokratizm karşıtı, halkçı duruşlar.

Demokrat savlar, anarşist - liberter arayışlar, liberal yaklaşımlar.

Evrenselci, tarihsel bir bakış, hafif antropolojik, kapsayıcı cümleler.

Tepki yazıları, gündelik - kısır Türkiye siyaseti; dünü, bugünü, yarını.

Sonra, topluma, insana, dine bakışlar, arayışlar.

Biraz aynaya baktım yazılarda.

Kendimden yazdım.

Çelişkiler.

Eleştirdim hep, belli ki fikirlerin ardında yaşanmışlıklar, hasretler, kompleksler de yatıyor.

Kadınları, evliliği yazdım, çok şey bilirmiş gibi.

Sonra Fight Club muhabbeti, kaybeden bir adam olarak, hırsla "iyi çocuklar"ı ve onların hayatlarını eleştiriyorsun, sakın aralarında ayrık otu gibi durduğun, belki onlar gibi olamadığın için olmasın?

Ayn Rand sürtüğü de var sende, Ernesto piçi de.

Safın her zaman vicdandan yana, diğer bütün çerçevelerden ayrı tutuyorsun kendini.

Bir yazıyı okuyan sana "a" derken, beriki "bu herif b!" diye haykırabilir.

Cevabın olsun bu söz,

Valla ben yazmıyorum.

Sakın beni, hayatımı bu yazılara göre biçmeyin.

Ben sadece aracıyım.

Yaptığım şu,

Vakit bulup oturuyorum, klavye yazmaya başlıyor!

Orhan Pamuk'un şairi Ka'ya şiirlerin "gelmesi" gibi.

Ne yazdıysam benim dünyamdan çıkıyor, ama zerre sorumluluk kabul etmem.

İntihar mektubu yazdım diye, intihar etmeyi düşünmüş değilim!

Bu da böyle kendime bir not olsun.

Bu notu yazmaya başlayan birinci tekil şahsın, muhabbet Fight Club'a dönünce söze giren ikinci tekil şahsa ilettiği not.

...

Hiç yorum yok: