Pazar, Şubat 28

İçerden Bilgiler

...

İyi olmaya çalışıyorum, "iyi", üzerinde durup düşünmeye değer kelime.

Samsun'da kalmak nasip oluyor sanırım, ne lütuf! (Sarcasm değil, ciddiyim.)

Olumlu tavrı olduğunu zanneden ancak esasında genel olarak olumsuz bir tavrın sahibi olan çoğunluğun bir üyesiyim ben de. Bu konuda birşeyler yapmalıyım.

Deterjana devam, yine büyük bir -siz Türkler nasıl diyor- "challenge"ın ortasında buldum kendimi, tek dileğim, Allah utandırmasın diyorum, umut büyük, risk büyük, sorumluluk büyük.

Mutlu muyum kendi içimde? Huzur falan? Teen kız çocukları gibi sormuyorum bunu kendime, sorgulanacak bir dünya şey varken, çok da skimde değilim açıkçası, beter olayım. Yada olmayım lan.

Üzerinde düşünecek, uzak durulacak şeyler değişiyor olgunlaştıkça, olgunlaşmak demek iddialı olur belki, eskidikçe diyeyim. Zaman geçiyor oğlum.

Değiştiremeyeceğim şeyler üzerine düşünmeye -duruşumu bozmayarak- biraz ara verip, enerjimi kendime, kendi hayatıma ayırmayı istiyorum. Misal Türkiye siyaseti, yüceler yücesi devletimiz, misal kapitalizm. Uzak olsun haberler benden, uzak olsun gündem, yazarlar bi zahmet.

Overweight'im fena halde, lapgötüm lan resmen! Aha koşamadım rezil oldum az önce, nefes nefese kaldım. Bir salon bulmalı, yeniden başlamalıyım stres atmaya. Vur oğlum Serkan, parçala, al bu maçı, gongun sesini duymadım, bi round daha var.

İşin gücün amına koyayım, yapılır bi şekilde, tamam gece rüyamda Persil görüyorum ama derdim düşüm bu değil. Acı çekmeye devam ettiğim bir meselem var.

Neye inandığımı anlamaya çalışıyorum. İnanmayanları ve inananları anlıyorum ama kendimi onlar kadar anlayamıyorum. Sorguluyorum bitip tükenene kadar, gelgitler yaşıyorum.

Ortada kalamıyorum. Bi bok anlamayıp anlamış gibi görünme riyakarlığımdan tiksiniyorum. Anlamak istiyorum. O büyüklüğü idrak etmek istiyorum. Öyle inanmak istiyorum.

Bir yandan da kitap yığılı, uzun zamandır dokunmadım. Edebiyat var, felsefe, sosyoloji. Sanki home-office hesabı home-sbf yapmışım evi. Halbuki sayısalcı, babası gibi miyendiz olmaya niyetli bir çocuktum ben! Kendi nasibime şu meslek düşünce kardeşimi de miyendizliğe yönlendirmiştim, bari sen adam ol gibisinden.

Eee, yalnız mıyım? Seninle her yere gelirim diyen adamlar var, kendimi sevdiriyorum sanırım, insanlarla ilgili daha çok yolum var gerçi alacağım.

Evet lafı dolandırıyorum, ama dürüstçe söyleyeyim, gerçek yalnızlığın yakamı bırakmasına hazır değilim, alıştım. Vur-kaç ilişkilerinden de bıktım usandım artık. Lakin insan, Tatar Ramazan dahi olsa, zamanında kırıla kırıla vazoya dönen kalbini kolayından açamıyor kimseye. Böylece 30'a doğru ilerliyorsun. Sanki daha önemli projelerin var. Çok bi bok adam olacaksın iş başarınca, bölge yönetince. Çok bi kültür mantarı olacaksın okuyunca, izleyince, dinleyince.

Lakin yapacak birşey yok işte.

Buraya kusayım istedim, bir Pazar sabahı. Atakum bana wellcome back diyor, ben koşamıyorum, Samsunlu zeki insanlar sıraya girmiş, sabah sabah "kapalı kıymalı" yaptırıyorlar.

Seviniyorum, bi deli ben değilim lan şu hayatta diye, çoğunluğun bi üyesiyim ben de.

*** Dün sabah kahvaltımı argadaşlarınan yaptım, bugün sabah başka bi argadaşlarınan yapacağım. 5 dk.lık yalnızlığa bu kadar ağlaklık sığdırıyorum işte. Bakmayın yalnız, cool, melankolik zırvalarıma, seviyorum insanları. Kendimi sevmeye çalıştığım gibi.

***Bir de Friedrich amcam ne güzel söylemiş değil mi, bu da size İç-Mihrak'ın Pazar sabahı kıyağı olsun,

Devlet mi? Bu da ne? Hadi! Kulaklarınızı açın, halkların ölümü ile ilgili sözlerimi söyleyeceğim size şimdi.

Devlet, soğuk canavarların en soğuğudur. Kılı kıpırdamadan yalan söyler; şu yalan dökülür ağzından: "Ben, Devlet, halkın kendisiyim."

Yalan!

Devlet iyi ile kötüyü anlatan tüm dillerde yalan söyler; söylediği her şey yalandır -ve elindeki her şeyi çalmıştır.

Devlet ya da örgütlenmiş ahlâksızlık içeride: Polis, mahkemeler, sınıflar, ticaret, aile; dışarıda: savaş, fetih, öç alma.

İyi pazarlar.

...

7 yorum:

Ebru dedi ki...

Her nerede olursan ol kendini hep sevdireceğinden eminim ben.

Shere Khan dedi ki...

Şuraların dutluk olduğu zamanlar vardı, ilk yazılar felan. Ta o zaman gelirdin buralara. Ne güzel insansın sen be İda'nın annesi.

Ebru dedi ki...

Sen de öylesin benim için

seyyarat dedi ki...

Şu yorumları okuyunca ne diyeceğimi unuttum yalnız ben. Neyse sağlık olsun.

Shere Khan dedi ki...

Eheh :)

BANU dedi ki...

argonun ve 'küfür' dediğimiz jargonun sırıtmadığı hatta yakıştığı bir yazıyı okudum iki dakika önce. bu bir sanat olsa gerek :) ellere ve yüreğe sağlık yazı olmuş, vesselam...

Shere Khan dedi ki...

teşekkürler, hoşgeldiniz.