Cuma, Ekim 8

Merhamet

...

İnsanların küçüklüklerine maruz kalmayla ilgili (iş saçmalıkları) sıkıntılar, şikayetler, ağlaklıklar. Uyandırmayın beni. Kendime merhametim gelince değiştiririm, çeker gider en asil halimle her zamanki gibi, yeni bir işe Türk gibi başlar, İngiliz gibi bitiremeyip idealini bulana kadar, yani süresiz, zırvalar dururum.

Hayatın gerçeği vurunca yüzüme az daha uyanasım geliyor, hemen dalıyorum yine uykuya, işe gidiyorum.

Gerçek dediğim, o siklemediğim, tapınanına gıcık olduğum paraya, eşşek gibi muhtaç olduğum, olduğumuz. Ama bu muhtaçlık şımarıklıklarımıza savurduğumuz enflasyon parası gibisinden değil.

Doktor denen "insan" evladı, 1200 lira istiyormuş ameliyata girmek için. Bildiğin haraç. Parasını vermezsen 3 ay sonraya erteliyorlarmış ölüm kalımını, tetkikler bir aydan evvel çıkmıyormuş. Anne lan bu! Kızcağızın annesi.

Adı, devlet. O topa hiç girmeyelim. (Küfredince anarşist oluyor, ananıza küfretmiş gibi bakıyorsunuz.)

Klasik asgari ücret kaç para ulan klişesine girmeyeceğim. Herkeşler sağlık sigortası yaptırmalı şekerim totoşluğuna da. (Bırakın sağı solu, okul orospu dolu.)

Lakin insanların küçüklüğüne dalmaktan, insanın, hayatın, ölümün büyüklüğüne vakit ayıramamak bile nimetmiş.

Merhamet! diye susasım geliyor.

...

Hiç yorum yok: