Perşembe, Temmuz 1

Yaban

...

Sabah işyerinde klozete oturduğunda yöneticiliğin neden ona göre olmadığını bulmak üzereydi, "adam yönetmek"le işi yoktu, ne iktidar oyunlarına müdanaa edecek mecali/kompleksi vardı, ne salağa yatana tahammülü.

Yoğun gündem planlamalarının yarattığı ne yapacağını bilmezlik boşluğunda yine acınası bir kararlılıkla -işine burnunu sokmaya iyice başlayan- müdürünü dinledi, herşeyin en iyisini o bilmiyordu.

1 yıldır sesini unuttuğu bir arkadaşının sesiyle neşelendi titremekli sesi, o an total başarısızlığı unutup eski günlerin gücüyle konuştu telefonda.

Ve en iyi bildiği iş, artis artis konuşmak. Kusura bakmıyorsun değil mi yeni eleman, şu terimleri mümkün olduğunda Türkçeleştirmeye gayret ediyorum ama, kulağın da alışsın isterim.

Sonra, sonrası yağmur, yarın sabah bir arkadaşınla yürüyeceksin sahilde, Penelope Cruz'a benziyorsun deyince hiç etkilenmemesinde bir anormallik var mı, yoksa anormallik hepten bende mi diye düşünerek.

Çalışsam mı, ne yapsam? Samsun'da aynı dili konuşabildiğin ve kendi akranından tek arkadaşını da haftasonu uğurlamışken bir başka taşraya. (Neden tüm arkadaşların senden en az 10 yaş büyük?)

Ne olur işle ilgili olmasın diye çalan telefona neşeyle bakıp askerliği yeni biten kardeşini düşündü ve telaşlandı, ona da arabalı, sakallı, janti bir kölelik bulabilecek miyiz?

Telefonu kapatır kapatmaz etrafına baktı, düşünce sislerinin ötesinde hiçbir ufuk bulamadı, ev kapkaranlık, o yapayalnızdı.

...

2 yorum:

lijepa djevojkaa dedi ki...

Biliyor musun fena halde birbirimize benziyoruz son yazını okuyunca kendimi buldum resmen.

Shere Khan dedi ki...

selim muhabbetinden anlamalıydın bunu.