Perşembe, Temmuz 30

İntihar Mektubu


...

Yazan mürekkebim gibi eksilmek isterdim azar azar. Oysa ben tükendim, bittim başlamadan.

Zaman olmak isterdim, an oldum.

Anı oldum gelecek olmadan.

Geleceğim olmadan.

Bir Selim Işık gibi hafızalara kazınacağımı sandım genç yüzümle.

Oysa ki tabutumda yaşlanıp unutulacağım.

"Ölüm" karşısında yaşamın anlamsızlığını gördüm, yaşamların anlamsızlığını.

Tattım umudun kayboluşunu, yetişemedim siz insanların koşuşturmacasına.

Hep bir yerlere geç kalma korkusuyla yaşayan insanlara durun demeye çalıştım.

Onlar hiç geç kalmadılar, ben her seferinde geç kaldım.

Bağırmak istedim "Herşey Yanlış!" diye.

Sesim kısıldı susmaktan.

Yoruldum.

Sizin bencilliğinizden ben utandım.

Gündüz dünyanın bir numaralı şirketindeki cakalı işimi çöpe attım, gece sokak çocuklarıyla yattım...

Size itaat etmeyi reddediyorum.

Tüketmeyi ve tüketim malzemesi olmayı, insanlığın yarısı mahkumken en temel haklarından.

Lanet dünyada tüm çağlar aynı anda yaşanırken.

Toprak kana boyanırken reddediyorum yaşamayı.

Sizin ölçülerinizle, sınırlarınızla, değerlerinizle ... riyakarlığınızla yaşamayı reddediyorum.

Sizin çalışma, emeklilik ve tüketim hesaplarınıza uygun bir uzunlukta yaşayıp ölmeyi reddediyorum.

Reddediyorum suyum sıkılıp bir köşeye atılmayı.

Ve yalnız bırakılmayı reddediyorum.

Reddediyorum binlerce yalancı gülüşün arasında mutsuz yaşamayı.

Mal biriktirmeyi reddediyorum ve ölsünler diye çocuk yetiştirmeyi.

Ya da benden kötü yaşasınlar diye.

Benden daha zengin, ama benden daha yoksun.

Ey kendim! Kaç zamandır neden yoksun?

Ve işte istediğini veriyorum.

İstediğinizi.

Yokum.

...

2 yorum:

Ebru dedi ki...

Neden aklıma hoş bir başkaldırı cümlesi geldi acaba? Reddettiklerim sıralanmış ondan olmasın:)

Shere Khan dedi ki...

Bize OBEY - CONSUME - DIE yaşam tarzını dayatıyorlar Ebru, biz de reddediyoruz, en azından kelimelerin / cümlelerin aleminde...

Kendi çapımda safımı belli ederken, yalnız olmadığıma sevindim.