Pazar, Temmuz 19

Bir Arkadaş Daha Eksildim...


...

Önce "Şimdi Sen de Herkes Gibisin..." diye başlık atmayı düşündüm.

Seni hani o kutsallaştırdığım yerden alıp, biz sevişen, dokunan, yiyen, içen, sıçan insanların arasına indirecektim filan. Hani ben iki buçuk yıldır hem "hep peşinde" olup, hem başka kadınlarla yaşayıp, hem de senden "vazgeçemiyordum" ya. Hani aşıktım ya sana. Seviyordum falan ya.

Şeye getirecektim olayı. Hani biz güya bir çıkıp ayrıldık, -ben şehir değiştirdim- sonra bir daha bir çıkıp ayrıldık, olmadı filan. Hani yine de sen hep kalbimde "Gel!" dese hayatımı önüne serivereceğim bir konumdaydın ya.

Hani hiç dokunmamıştım ellerine. Dokundurmamıştın sen.

Meğer benimki sade bir gözükaralıkmış.

Meğer seninki pragmatizmmiş (annemle tanışman gibi).

Dokunursam biteceğini bilmenmiş.

Ve meğer senin de sapın olabiliyormuş lan.

Meğer sen de insanmışsın hakkaten.

Sonra "Tutku Kalmadı, Bi Biskrem Versem?" diye başlık atmayı düşündüm.

Bana hep dedikleri gibi, hiçbir şey hissetmemişim, yakınlaşma olmadıkça tutkuya dönüşmüş, kısırdöngüye girdikçe, sana verdiğim değere sen hep olmadık küçüklüklerle cevap verdikçe tutku hayalle birleşmiş, hayal kutsamayla.

Ne işin var senin oğlum senle işi olmayan zavallı bir frijit hatunla?

Atletik adamın astenik karıyla ne işi var?

Muhteşem resimler çizen kör ressamın gözleri açılıp dünyayı gördüğünde "Bu muydu lan?!" demesini anlatmıştım sana, beni ilk -hem de kıçıkırık bir mesajla!!!- "terkedişinde". Sana bunu yapacağımdan korktuğunu söylemiştim, ve sonra aldatılmaktan korktuğunu, onaylamıştın beni.

"Beni öldürmek mi istiyorsun?" diyecek kadar da ciddiye alıyordum seni, gönderdiğim paketi reddederken sen, peşimde üç güzel kadın vardı o zamanlar.

Bir süre beynim karıncalandı tabi, lakin geçen sene kışınki gibi olmadı, kendimi suya filan atmadım.

Facebook'taki profil resmini değiştirmişsin.

Yanında bizden yaşça büyük, kel, küpeli eciş bücüş bi adam var, resmin altında bir arkadaşının "canımmm çok yakışıyosunuuuuz" yorumu.

Sonra, bu iki başlıktan da vazgeçtim.

Sen bu yazıyı okuyamayacaksın, çünkü blogumu okumuyorsun, işine gelen yazı olursa face profilimden bakıyorsun ya hani.

Seni silmekten kendimi alamadım.

Çünkü geçen geceye kadar benimle buraya gelmemi ister, bunun için dua eder tarzda konuşmandan, işsiz olduğum aylar boyunca bana evlilik muhabbeti yapmış olmandan tiksindim.

Gizlikapaklılığından iğrendim.

Çünkü senin evine "erkek sinek bile giremezdi", sen yakınlaşmazdın filan, ben böyle reklamlara itibar etmesem de, sen böyleydin hani.

Sonunda doğru olanı yazmaya karar verdim.

Ben bugün "bir arkadaş daha eksildim."


Hepsi bu kadar.


"Selam.

Korkma, kötü şeyler okumayacaksın.

Öncelikle hayırlı olsun (!)

Lafı uzatmayacağım.

Bir zamanlar sana "senden tek bir şey rica etme hakkım olsaydı sigarayı bırakmanı isterdim" demiştim. Senin buna cevabın "bir şey isteme hakkın var ama bu sigara olmasın olur mu" olmuştu.

Şimdi hakkımı kullanıyor ve senden tek bir şey istiyorum.

Lütfen bana hiçbir şekilde mesaj, mail, telefon vs. hiçbir şekilde tek kelime duymak istemiyorum.

Evet, samsundayım (ekmeğimin peşinden geldim) eğer karşılaşırsak falan ki zannetmem, beni tanımadın hiç (ki bu zaten doğru sayılır)

Lütfen bu mesaja cevap vermeyerek başla.

Teşekkürler, hoşçakal.
"
...

4 yorum:

Angel of the morning dedi ki...

Hey, I guess this is a " ishte gidiyorum chesmi siyahim " moment.
Angel

Shere Khan dedi ki...

No, no, sth not so important.

Some kind of "geyik muhabbeti"

:)

Hasanrua dedi ki...

"Aşk" bence evrenin bize en büyük kazığı.

Kazıklı Voyvoda hesabı. Çak kazığı. Otur üstüne. Üstelik çoğu zaman anüsten de kalın bu kazıklar.

Geçiyor.. Çok test ettim bunu. En çok da o zaman koyuyor ya. Üzülüyorsun, darmadağın oluyorsun ve azala azala bitiyor..

Acısı da, kendisi de.

İnsanın kendini en aşağılık hissettiği zaman dilimidir o.

Ama daha aşağılık hissettiği zaman dilimleri de vardır.

Mesela benim gibi toplamda 17 saniye gördüğün bir kıza bir yıldır aşıksan..

Bu aşağılık hissi gerçekten evrenin bir oyunu bize.

"Otur oğlum, senden büyük AŞK var!"

Shere Khan dedi ki...

Hasan yine tartışılabilite açısından kıymetli sözler söylemişsin.

Elbette böyle şeyler yaşadık, aşağılandık. Gençlikte, erkeklikte bu var.

Ama tersi durumlar da oluyor, sana aşık nice insanı da bazen sen, ya "kullanıyor", yada farkına bile varmıyorsun.

Aşk, üzerine çok söz edilecek birşey.

Hayata ait pek çok boyuttan yalnızca biri aynı zamanda.

Benim asıl gelmek istediğim noktaysa şu.

İnsan, yaşam vs. konularda yoğunluğu olan biri olduğunu düşünüyorum.

Siyaset, toplum, yakın tarih, inanç sancısı vs. konularda ise birikiminin zaten bizzat takipçisiyim. "Atatürk ekber" yazın blog alemine giriş dönemime denk gelir.

Demem o ki, senden siyaset dışı konularda yazılar bekliyorum (eminim pek çok okuyucun bekliyor).

Bizi duygu ve düşüncelerinden mahrum bırakma.

Ben son dönemde siyaset pek yazmıyorum. (Çok güzel siyaset blogları zaten var, seviyesiz, sen, müstear, kenar vs.)

Evlilik, aşk, seks vs. yaşam ve insan odaklı konular çok daha keyifli olabiliyor.

Sana da öneriyorum, çünkü görüyorum, söyleyecek sözün çok.

Sevgiler.